İstanbul Özbek Olgun Escort Feruza ile Zevkin Çöl Rüzgarı

İstanbul Özbek Olgun Escort Feruza ile Zevkin Çöl Rüzgarı

İstanbul, gündüz bir gençlik karmaşası, gece bir tutku arenası. Gündüzleri Sultanahmet'te kaçarlar, Zeytinburnu'nda Özbek pazarları kurulur, Beyazıt'ta sokaklar çay ve naber kokusuyla dolar. Hava puslu, Boğaz'dan rüzgar eseri, sokaklar kebap, baharat ve terle yoğurtlu. Gündüz göçmenlerin iş peşinde koşuyor, yerlilerin trafiğinde gelişiyor, herkes bir yaşam telaşında erir. Ama hava kararınca, İstanbul'un başka bir ruhu uyanır. Barlar kıpırdar, sokak lambaları loş bir ışık saçar, Boğaz'ın dalgaları gece fısıldar ve şehir seksin vahşi bir çöllere dönüşür. Gündüzün yorgun bedenleri, gece arzularının ateşinde bulabilir; Tramvay seslerinin yeri inlemelere ayrılıyor. İşte bu İstanbul gecelerinden birinde, Özbek kökenli, olgun eskort Feruza ile yolum kesişti. Feruza, kırklarının başında, kestane renginin omuzlarına dökülen, esmer tenli, dolgun göğüsleri ve kalçalarıyla Özbek bozkırlarının rüzgarını taşıyan bir kadın. Sikine aç, geçmişteki göçmen acısını zevke çevirmiş bir çöller kraliçesi; Seni gözleriyle çeker, elleriyle yakar, amıyla ve götüyle sikini bir kum fırtınası gibi ele geçirir. Devamlı olabileceğim gece, İstanbul'un gri sokaklarını kızıl bir tutkuyla kapladı ve bana Özbek olgun eskort sikişin nasıl bir kırların sıcaklığı, nasıl bir derinlik olduğunu. Feruza, gittiği bir göçmen hazinesi gibi sunan bir zevk savaşçısı; onun dosyası düşerse sıkı tut, çünkü ya seni alevlendirir ya da tamamen kendine tutsak eder.

Her şey Aksaray'da bir Özbek çayevinde başladı. Duvarlarda Buhara'dan kilim desenleri, masalarda çaydanlıklar, hava Özbek çayı ve tütün kokusuyla ağır. Feruza'yı köşede gördüm, üzerinde koyu yeşil bir kaftan, göğüsleri kumaşı zorluyor, dudaklarında bozkırdan kalma bir kırmızılık. “İstanbul benim yeni bozkırım” dedi, sesi çayhanenin uğultusunu bastırırken, “ve ben olgunluğumla sikini çöllerdeki kum gibi kavururum.” Gözleri Özbekistan'ın sonsuz düzlükleri yansıyordu, vahşi ama davetkâr bir gülümseme içindeydi. Kalabalık arasında bana yaklaştı, eli inandı, parmakları göçmenlerin izlerini taşıdı. “Burayı çay sananlar var, ama ben sikini avlarım,” diye fısıldadı. Kaftanı sıyırıp masanın genel hatlarıyla, bacaklarını araladı; hava ter, çay ve cinsiyet kokusuyla doldu. Sıkım ona doğru yerleşiyor, beni kavradı, “Bozkırda susuzluk çekerim, burada seni içerim” dedi, ve amı sikime sürtündü. O bir İstanbul'un puslu gecesi bir kır fırtınasına dönüştü; masa titredi, çay fincanları inlemelerine aitti. Feruza'nın olgunluğu patladı, sikimi avucunda okşadı, emdi, yönlendirdi. “Bu sadece bir rüzgar” dedi, kadınların sikimin ucundaki bir mesafeler gibi kayarken, “tecrübe benim kum tanem.”

Çayhaneden çıkıp Kumkapı'nın dar sokaklarına daldık. Eski balıkçı evleri loş ışıklarla parlıyordu, sokaklar Özbekçe şarkılarla çınlıyordu. Feruza, bir sokağın ortasında durdu, kaftanı rüzgara savurdu, “İstanbul Özbek eskort burada hayat buluyor” dedi, ve çıplak altındaki geceye meydanı okudu. Dolgun kalçaları sokak lambasının gölgesinde dans ediyor, sikimi kendini çağırıyor. “Bu sokaklarda sikini benden saklayamazsın,” diye güldürdü, bir evin basamaklarına saklandı, götünü kaldırdı. Sokaklar uykudayken, o sikimi eline aldı, “İstanbul'da bedenim benim bölgelerim” dedi, gözleri bozkırın vahşi ateşini yansıtarak. Sessizlik onun içleriyle bozuldu; sikimi amına sürttü, götüne dayandı, olgunluğunu nefesinde hissettirdi. Rüzgâr saçlarını savurdu, Feruza'nın cismini bir kum fırtınasına dikkat çekti; bu bir anlık hevesli değil, göçmenliğin zevkiyle yoğrulmuş bir seremonisiydi.

Gece derinleştikçe beni Ortaköy'den bir tekneye bindirdi. Boğaz'ın ortasında, İstanbul'un ışıkları uzaktan yanıp sönüyordu. Dalgalar teknenin gövdesine vuruyor, ay ışığı suyu bir ayna gibi parlatıyordu. “Boğaz benim Özbek vaham” dedi, kaftanı denize attı, çıplak teni dalgalarla dans ediyordu. Teknede rüzgârla okşarken, sikimi avladı, olgun bir açlıkla ağzına aldı, yaladı, emdi. “Beni yolcu sanma” diye kahkaha attı, sesi dalgaları ezdi. Dalgalar teknenin sallantısına tempo tutuldu, sikiş bir rüzgardı, nefesi sikimi daha derine çağrıldı. Götünü bana sundu, “Sikini asla bırakmam” dedi, ve amı sikimi sardı, ardından götüyle çalınması kavradı. Feruza'nın Özbek enerjisi Boğaz'ı alevlendirdi; tekne sarsıldı, dalgalar inlemelerine takıldı, bu bir sikiş değil, bir zevk fırtınasıydı. Teknede saatler geçti, Feruza onun hareketiyle bozkırın vahşi ruhunu sundu; onun ellerinde bir av, saklanmasıyla bir köle oldu. “Özbekistan'da rüzgar serttir, ben burada fırtınayım” dedi, gözleri Boğaz'ın kıvrımlarına bakıyordu.

Sabaha karşı Beşiktaş'ın bir çatısı çözüldük. Şehir uyanmadan, çatı serin ve ılıktı. Feruza sınıflandırılıyor, “İstanbul Özbek eskort burada zafer kazanıyor” dedi, bacaklarını açtı, “ve ben sikini burada çöllerdeki kum gibi işlerm.” Hava soğuktu, ama teni bozkırdaki güneş gibi yanıyordu; sikimi ellerine aldı, amına, götüne, onun yerine öne sürdü. “Sevda sananlar yanılır, ben göçmen olurum” diye güldü, sesi çatıdan taştı. Götü sikimi bir vaha gibi örgütledi, onun hareketi bir destan, onun inlemesi bir göç yoluydu; rüzgârın nefesiyle doldu. “Beni durduramazsın” dedi, sıkarken, ve İstanbul'un sabahı onun olgunluğuyla ısındı. Çatı sallandı, tahta zemin onun ritmine uydu; Feruza'nın cenneti bir çöl hazinesi gibi işledi, Özbek bozkırlarının ona dokunmasına izin verdi.

Son durak Moda'nın kayalık sahiliydi. Deniz burada hırçındı, kayalar dalgalarla yıkanıyordu. Feruza bir kayanın üstüne yerleştirildi, “Burada sikini bozkırıma gömerim” dedi ve açıldı. Rüzgâr saçlarını uçururken, sikimi ağzına aldı, emdi, yaladı; Özbek enerjisi kayaları titretti. “Yavaşlık mı olacak?” diye alay etti, “Onu Buhara'da kalacak.” Onun sikiş bir kır fırtınasıydı, dalgalar onun çığlıklarına karıştı; İstanbul, Feruza'nın göçmen ellerinde bir kez daha şekillendi. Kayaların sertliği onun yumuşak ama kararlı dokunuşlarıyla dengelendi, onun avuçlarında hem özgürleşti hem esir düştü. Sahilde saatler geçti, güneş doğarken Feruza durmadı; “Olgunluk benim rüzgarım” dedi, oğlu bir inlemeyle.

Feruza ile İstanbul'dan geçen gece, çayhaneden kayalıklara uzanan bir zevk yolculuğuydu. Sikimi avladı, amıyla tutuşturdu, götüyle kavurdu. “Çöl dağılımı benim düzenim” dedi son kez, çiçeklerin tuzlu rüzgârla ıslanırken. Durumunda güç varsa, Feruza seni bekliyor. Ama dikkat: Bu İstanbul Özbek olgun eskort, sikleri bozkır sıcaklığıyla esir alır.


23 Mart 2025 tarihinde yayınlandı, 79 kez okundu

En Çok Okunan Yazılar

Tüm Yazılar »