İstanbul Escort Melis ile Gecenin Büyülü Labirenti

İstanbul Escort Melis ile Gecenin Büyülü Labirenti

İstanbul, her an başka bir hikaye anlatır; gündüzüyle, gecesiyle, her köşesiyle büyüler. Gündüzleri Taksim’de kalabalık bir nehir gibi akar, Eminönü’nde balık ekmek kokuları yükselir, Kadıköy’de vapurlar sahile yanaşır. Boğaz’da martılar çığlık atar, sokaklar simit ve çay kokusuyla dolar, rüzgâr denizin tuzunu taşır. Gündüz, şehir bir telaş ve yaşam sahnesidir; turistler fotoğraf çeker, esnaf bağırır, taksiler korna çalar. Ama gece çöktüğünde, İstanbul’un büyülü yüzü ortaya çıkar. Neonlar yanar, barlar canlanır, sokaklar zevk avcılarıyla dolar. İşte böyle bir gecede, İstanbul Escort Melis’le tanıştım. Melis, yirmilerinin sonunda, kumral, ince belli, kalçaları dolgun, göğüsleri diri bir kadın. Gözleri geceyi deler, dudakları sikini yutmak için sabırsız, bedeni İstanbul’un kaosunu zevke çevirir. Götüne düşkün, sikini avlamak için yanıp tutuşur; bakışlarıyla büyüler, ağzıyla oynar, götüyle fetheder. Onunla geçirdiğim bu upuzun gece, İstanbul’u bir zevk labirentine çevirdi; sikim, Melis’in ellerinde hem av hem sihirbaz oldu.

Her şey Beyoğlu’nda, bir jazz barında başladı. Loş ışıklar masalara vuruyor, piyano notaları havada süzülüyordu, viski kokusu buram buram yayılıyordu. Melis’i bir köşede gördüm; üzerinde siyah bir elbise, göğüsleri kumaşı zorluyor, dudaklarında gizemli bir gülümseme. “İstanbul benim oyun saham,” dedi, sesi müziği keserek, “ve ben sikine gece büyüsü yaparım.” Bana yaklaştı, eliyle omzumu sıktı, “Viski mi içersin, yoksa beni mi tadarsın?” diye fısıldadı kulağıma. Elbisesini sıyırıp deri koltuğa yayıldı, bacaklarını açtı; hava alkol kokusuyla ve onun ateşli teninin sıcaklığıyla doldu. Sikim ona çekildi, parmakları beni kavradı, “Hadi gel,” dedi, “götüm seni labirente çeker.” O an barın dinginliği kayboldu, koltuklar arasında bir alev yükseldi. Melis’in enerjisi patladı; sikimi sıktı, ağzına aldı, sonra götüne sürttü. “Bu bir başlangıç,” diye güldü, dudakları sikimin ucunda dans ederken. Caz notaları çalarken, biz koltuğun gölgesinde bir zevk büyüsüne daldık; bardaklar şıkırdadı, ama Melis’in inlemeleri müziği bastırdı.

Gece Galata’ya aktı. Köprünün ışıkları suya yansıyor, balıkçılar oltalarını sallıyor, sokaklar kalabalıkla titreşiyordu. Melis, bir barın balkonunda durdu, “İstanbul sikiş burada canlanır,” dedi ve elbisesini omzundan düşürdü. Sıkı götü ay ışığında parladı, sikimi adeta çağırıyordu. “Bu köprü benim av saham,” diye fısıldadı, korkuluğa yaslandı, kalçalarını havaya kaldırdı. Sokak gürültüsü yükseliyordu, ama Melis’in nefesi her şeyi ezdi; sikimi eline aldı, “Gece büyüm sikini yakar,” dedi, gözleri İstanbul’un ışıklarıyla parlıyordu. Götüne bastırdım, inlemeleri köprünün titreşimlerini bastırdı. Yavaşça soktu, sıktı, oynadı; “Beni sakin sanma,” dedi, her hareketi bir sihir gibiydi. Barlardan müzik sızarken, Melis’in ritmi geceyi ele geçirdi; sikimi götüne gömdü, balıkçılar fark etmeden, “Bu bir sikiş değil, İstanbul büyüsü,” diye güldü. Galata’nın taşları onun ateşiyle ısındı; oltalar sallanırken, biz bir zevk dalgasında kaybolduk.

Saatler ilerledikçe Melis beni Bebek’e çekti. Boğaz’ın sakin bir köşesinde, yalıların gölgesinde bir iskelede durduk. Deniz dalgaları ahşaba vuruyor, balıkçı tekneleri uzaktan süzülüyordu. “Götüm bu sularda kraliçe,” dedi, elbisesini suya attı, çıplak bedeni ay ışığında parladı. Sikimi ağzına aldı, emdi, yaladı; enerjisi her nefeste hissediliyordu. “Beni soğuk sanma,” diye kahkaha attı, sesi rüzgârı bastırdı. İskelede tahtalar gıcırdarken, götüne yöneltti; sikimi sardı, sıktı, tempo onun elindeydi. “Sikini bırakmam,” dedi, kalçalarını bana vururken, “İstanbul usulü budur.” Dalgalar iskeleye çarptı, martılar sustu, Melis’in inlemeleri Boğaz’ı doldurdu. Götüyle sikimi kavradı, her anı bir zevk şöleniydi; deniz serinken, biz alevler içinde kaybolduk. Yalılar sessizce dururken, biz iskelede bir zevk dansına daldık; tekneler süzülürken, Melis’in ateşi Boğaz’ı yuttu.

Sabaha doğru Üsküdar’a vardık. Salacak sahilinde, Kız Kulesi’ne karşı bir bankta oturduk. Hava serindi, deniz uykudaydı, martılar henüz uyanmamıştı. “İstanbul zevk burada derinleşir,” dedi Melis, bacaklarını açtı, götünü bankta bana sundu. “Sikini gece büyüsüyle tanıştırırım,” diye güldü, eliyle beni yakaladı, ağzına aldı. Rüzgâr saçlarını savururken, götüne sürttü, sonra yavaşça soktu. “Huzur burada biter,” dedi, sesi dalgaların şırıltısını ezdi. Götü sikimi sıkarken, bank titredi; sabahın sessizliği onun çığlıklarıyla bozuldu. “Beni durduramazsın,” diye fısıldadı, her hareketi bir büyü gibiydi. Üsküdar’ın mistik havası, Melis’in vahşi enerjisiyle dağıldı; sahilde yürüyenler fark etmedi, ama biz bir tutku girdabında kaybolduk. Götü sikimi sardı, inlemeleri rüzgârla uçtu; bankın tahtaları gıcırdadı, ama Melis’in ateşi sönmedi.

Gün ağarırken Melis beni Florya’ya götürdü. Deniz kıyısında, balıkçı barınaklarının yanında bir kumsalda durduk. İstanbul’un ışıkları soluklaşmış, dalgalar kumu yalıyordu. “Ateşim burada patlar,” dedi, çıplak bedenini kuma yaydı, götünü havaya kaldırdı. Sikimi ağzına aldı, yaladı, emdi; enerjisi kumsalı titretti. “Yavaşlık mı istiyorsun?” diye alay etti, “O bende yok.” Götüne gömdüm, her sikiş bir zaferdi; kum taneleri tenimize yapışırken, inlemeleri dalgaları bastırdı. “İstanbul usulü budur,” dedi, sikimi sıkarken, “ben yakarım, sen yanarsın.” Götü sikimi esir aldı, denizin serinliği Melis’in ateşiyle kayboldu. Kumsal onun şovuna sahne oldu; balıkçılar ağ çekerken, biz bir zevk fırtınasında kaybolduk.

Son durak Adalar’daydı. Büyükada’ya vapurla geçtik, ormanlık bir tepede, çam ağaçlarının arasında bir kulübeye vardık. İstanbul’un gürültüsü geride kalmış, rüzgâr ağaçları uğuldatıyordu. “Burada sikini fethederim,” dedi Melis, çıplak bedenini yatağa yaydı, götünü havaya kaldırdı. Sikimi ağzına aldı, yaladı, emdi; ateşi kulübeyi titretti. “Hız mı istiyorsun?” diye güldü, “Ben sonsuzluk veririm.” Götüne gömdüm, her hareket bir dansıydı; kulübe sallandı, rüzgâr onun inlemelerini taşıdı. “İstanbul büyüsü benimle gelir,” dedi, sikimi sıkarken, “sen sadece teslim olursun.” Götü sikimi kavradı, ormanın sessizliği Melis’in şovuyla bozuldu. İstanbul’un kaosundan uzak, onun bedeninde bir son buldum.

Melis’le İstanbul’da geçen bu upuzun gece, Beyoğlu’ndan Adalar’a bir zevk maratonuydu. Sikimi avladı, götüyle çıldırttı, ateşiyle sahiplendi. “Bu şehir benim sikiş labirentim,” dedi son olarak, dudakları ıslakken, gözleri zaferle parlıyordu. Sikinde dayanıklılık varsa, Melis seni bekliyor. Ama dikkat: Bu İstanbul Escort, götüyle ruhunu büyüler.


24 Mart 2025 tarihinde yayınlandı, 186 kez okundu

En Çok Okunan Yazılar

Tüm Yazılar »